18 Şubat 2015 Çarşamba

Deliryum - Lauren Oliver / Yorum




Aşk tedavisinden sonar sonsuza dek mutlu ve güvende olacağımı söylediler. Ve ben, onlara hep inandım. Şimdiye dek. Şimdi artık her şey değişti. Artık, bir yalanın baskısı altında yüzyıl yaşamaktansa, aşk hastalığıyla geçireceğim kısacık bir ömrü tercih ederim.
(Tanıtım Bülteninden)


Sayfa Sayısı: 504

Baskı Yılı: 2014

Yayınevi: Artemis Yayınları 
Orijinal Adı: Delirium
Seri Adı: Delirium
Seri Sırası: 1 /  3
Goodreads Puanı: 4.03







_____________________________________________________________

Merhabaa,nasılsınız?Beni sorarsanız size verebileceğim tek cevap üşengeç olur.Okul açıldığından beri parmağımı bile kıpırdatasım yok.Kitap okumaya hala devam ediyorum ama yorum girmeye o kadaaar üşeniyorum ki anlatamam.Daha girmem gereken üç kitap yorumu var ama girer miyim bilinmez.Neyse daha fazla uzatmadan kitabın konusuna geçeyim,arka kapaktan hiçbir şey anlaşılmıyor çünkü.

Lena'nın yaşadığı toplumda aşk,deliria adı verilen bir hastalıktır.Tüm gençler 18 yaşına bastıklarında bu tehlikeli hastalığa yakalanmadan mutlu ve huzurlu bir hayat sürmek için tedavi olurlar.Tabi bazıları tedavi olmadan bu hastalığı kapmışlardır fakat toplum onları da tedavi ederek düzeltmeye çalışır.Çoğunda bu yöntem işe yarasa da aralarda sızıntılar olur tabii ki.Lena'nın annesi de bu tedavi sonrası deliria'dan kurtulamayan hastalardan biridir.Annesi üç kez tedavi olmuş ama bu tedaviler hiçbir sonuç vermemiştir.Dördüncü tedavisi için alınacağı gün intihar eder.Lena'ya da teyzesi bakmak zorunda kalır.Lena annesinin durumuna düşmemek için tedavi olacağı günü dört gözle bekler,sonuçta aşk tehlikelidir,değil mi?

Lena ve en yakın ve tek arkadaşı Hana'nın test günü gelip çatar.Bu test günlerinde tedavi olacak kişiler kendilerine sorulan soruları cevaplarlar ve tedaviden sonra kiminle eşleşecekleri ve uygun oldukları meslekler belirlenir.Fakat Hana,o gün çok tuhaf davranmaya başlar,Lena'ya anlamadığı sözler söyler ve testine girer.Hana'nın bu davranışlarından tedirgin olan Lena testine odaklanamaz ve her ne kadar en normal ve iyi cevapları vermek için çalışmış olsa da saçma sapan ve gözetmenler için tehlikeli düzeyde değişik cevaplar verir.Çok düşük bir puan alacağından emin olan Lena'nın başı,testin olduğu laboratuvara bir sabotaj olayı düzenlenmesiyle dertten kurtulur çünkü o gün olan testlerin hepsi baştan gerçekleştirilecektir.

Lena her ne kadar bunun için rahatlasa da içini kemiren bir şey vardır,o gün laboratuvarda gördüğü bir şey,bir kişi.Gözlem katından onu izleyen,ona gülen ve göz kırpan bir kişi,bir çocuk.Lena,onda tuhaf bir şeyler olduğunu seziyor fakat ne olduğunu anlayamadan çocuk ortadan kaybolur.Lena,o çocukla yani Alex'le şans eseri bir kez daha karşılaşınca haliyle şaşırır fakat bu çocuğun ve bu garip işin peşini bırakmamaya kararlıdır.O çocuğun kim olduğunu ve olayların sırrını çözmeye çalışırken kendini,inandırılmak zorunda kaldığı yaşam biçimini ve toplumunu sorgulamaya başlayacaktır.

Distopyaya karşı zaafım olduğunu eğer blogumu biraz takip ediyorsanız biliyorsunuzdur.Konusu çok özenti olmadığı sürece bulduğum tüm distopik kitapları alıp okumaya çalışırım.Deliryum da bu kitaplardan birisi.Okumaya başlarken beklentim oldukça fazlaydı ama tam olarak beklediğimi bulamadım.Buna rağmen kitap hoşuma gitti.

Kitabın başından beri kitabı Eşleşme ile kıyasladım,nedense bana çok benzer geldiler.Belki iki kitapta da eşlerin devlet tarafından seçilmesinden dolayı böyledir bu.Karakterlerden bahsedeyim biraz.Lena'yı sevemedim.Bence çok güvensiz ve kararsız bir kız..Gerçi Alex'le tanıştıktan sonra Lena da çok değişiyor ve korkusuz bir kız olmaya doğru emin adımlarla ilerliyor.Annesini çocukken kaybetmiş olduğu için de olabilir bu güvensizliği tabii ki fakat sevemedim işte.Sönük bir karaktermiş gibi geldi bana.Alex ise kitabı hareketli kılan karakter.Onun sayesinde Lena üstündeki çekingenliği ve durağanlığı atıyor ve kitapta heyecanlı olaylar olmaya başlıyor.Kitapta en sevdiğim karakter ise Lena'nın en yakın arkadaşı Hana.Çok korkusuz bir kız,tam benlik.Bence Hana baş karakter olmalıydı.

Kitapta yaratılan dünyayı çok sevdim.Distopyalardaki katı dünyaları çok seviyorum nedense.Yazarın Lena'nın o dünyadaki çaresizliğini ve ne yapması gerektiği hakkındaki kararsızlığını iyi yansıttığını düşünüyorum.

Kitap biraz fazla durağan.Son 100 sayfaya kadar neredeyse sizi heyecanlandıracak hiçbir olay olmuyor.Yine de benim için distopyalarda önemli olan şey aksiyon değil de duyguların ve o dünyanın iyi yansıtılması olduğu için kitabı beğendim.

Genel olarak kitabı beğendim.Distopya seviyorsanız okuyabilirsiniz fakat durağan kitaplardan hoşlanmıyorsanız Deliryum size göre bir kitap değil.Başka kitaplarla şansınızı denemenizi öneririm :)




6 yorum:

  1. Nasılım? İyiyim. :D Ama tabi ki benim de senin gibi ders çalışacak halim yok. Onu bırak kitap bile okuyamıyorum.
    Kitapta değişikmiş. Genel olarak beğenmemişlerdi aslında ama sen beğendim bi bakarım ben buna. :D Hana'ya o test gününde ne oluyor bak merak ettim cidden. :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben iflah olmaz bir distopya aşığı olduğum için belki kanaat notu kullanmış olabilirim kitap hakkında :D Ama şunu belirteyim eğer durgun kitaplardan hoşlanmıyorsan kesinlikle elini bile uzatma çünkü fena sıkılırsın :D Kitapta aksiyon olmasa da duygu yüklü olduğu için beğendim ben :D

      Sil
  2. Ben bu seriyi zamanında İngilizce okuyup beğenmiştim. Lauren Oliver gerçekten iyi bir YA yazarı. = ) (VampirellaninGuncesi)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de öyle olduğunu düşünüyorum.Her ne kadar bu kitap biraz durgun olsa da diğer kitaplarda biraz daha çok aksiyon görecekmişiz gibi bir his var içimde :)

      Sil
  3. Bende bu kitabı sevemedim pek :/ dediğin gibi çok durağandı artık birşeyler olsun diye okudum sürekli ^^

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında ben gerçekten sevdim kitabı,sadece umduğumu pek bulamadım yine :D Biraz daha aksiyon bekliyordum,durağan olunca şaşırdım haliyle :D Bir sonraki kitapta aksiyonun artacağını düşünüyorum ben çünkü olayların gidişatı öyle olacakmış gibi gösteriyor :D

      Sil